|
mailleriniz
için dyatar25@yahoo.com
|
atlas@asia.com
|
Bu
site Özlem Özhan
ve Deniz Yatar
tarafından
tasarlanmıştır.
TÜM
HAKLARI SAKLIDIR.
|
|
|
En
iyi 1024x768
pikselde izlenebilir.
|
|
|
|
|
|
|
Girilebilecek
her sokağa, kanala bazilikaya giriyoruz. Hiçbirşeyi kaçırmak
niyetinde değiliz. Akşam bir sürprizi beraberinde getiriyor.
Bugün dolunay var... Çok ama Çok ayrıcalıklı bir manzara.
Dahası böylece gelgitin Venedik'te bıraktıklarını görebileceğiz.
Gecenin gelmesi daha bir renklendiriyor Venediğ'i. Herkes dışarıda
aşırı bir kalabalık var. San marco meydanında güvercinlerin
boşalttığı alanda restoranların masaları ve yükselen klasik
müzik tınıları var şimdi. İnanılmaz rahatlatıcı bu ortama
dolunayda katılınca unutulması güç bir an yaşıyoruz.
Hafiflemiş, dert tasa kalmamış ama ne yalan söyleyelim yorulmuş
bir halde atıyoruz yataklara kendimizi...Venedik'te ikinci gün..Belki
gondola binmedik ama voperettolar da en az onlar kadar etkileyici
manzaralar sunuyor bize. Tüm büyük kanalı bu sayede suyun üzerinden
gezmiş oluyoruz. |
Gelgitle
beraber sular bir hayli yükselimiş ve şimdi gerçek seviyesine
çekilmiş. Çok şaşırtıcı...Evlerin suya bakan kısımlarında
çıkış kapıları var ve bunlar suyun içinde. Sular yükselince
kapılar yarısına kadar kanalın içinde kalmış. Herhalde
evleri su basmıştır diye düşünürken açık bir kapı kafamızdaki
soru işaretlerini siliyor bir anda. Kapıdan girince eve 5-6
basamak merdivenle çıkılıyor ve su yükselince içeriyi su
basmıyor. Bu kapıların çoğunun önünde kayıklar park edilmiş.
Arabalarına biner gibi kayıklarına biniyor insanlar. Venedikte
motorlu taşıt bulunmadığına göre bu son derece normal
tabi...Artık bineceğimiz treni ayarlamalıyız. Aslında kafamızda
hiç yokken akşam Viyana'ya çok uygun bir tren olduğunu
farkettik. Sabah orda olacağız ve aynı trenle geriye dönme şansımız
da var. İşte interrail...Avusturya'ya en son gitmeyi düşünürken
bir anda karar değiştiriyoruz. Ve Viyana trenindeyiz... |
|
AVUSTURYA (VİYANA)
|
Hiçbir kontrol olmada geçmişiz
Avusturya'ya...İzmirden Ankaraya gider gibi...Uyanmadık bile.Garda indiğimizde anladık ki daha soğuk, daha düzenli
ve ciddi bir yerdeyiz. İstasyondaki bir cafede İtalya'ya göre
oldukça uygun fiyatlarda güzel bir kahvaltı yaptık önce...Sonrada
keşfe... |
Etrafta özenle yapılmış parklar içlerinde saraylar
eski yapılar var. Gustav Klimt müzesine gidiyoruz ama ne yazıkki
kapalı. Viyana
eski görünümlü bir kent. Eski binaların çoğu ya tiyatro, ya
opera ya da müze...En etkileyici yapı ise kuşkusuz St Stephen's
Katedrali...Gotik mimari İtalya'dan sonra farkını hemen belli
ediyor...Göğü delercesine yükselen sivri bir yapı. İçeriside
tıpkı dışı gibi aynı etkiyi veriyor. Kendinizi ufacık
hissediyorsunuz.Bir elimizde harita bir elmizde kitabımız
Viyana'nın merkezinin altını üstüne getiriyoruz... Belliki
epey alışmışız...Eski binaların arasında çok güzel yürüme
alanları var. Gerçekten sanat kokan bir şehir Viyana...Dolaşırken
eski yerel kıyafetler giymiş bir kişi yanaşıyor yanımıza...Akşam
oynanacak bir opera gösterisinden bahsediyor bize. Gidebileceğimizden
değil ama konuşuyoruz onunla. Türkiye'den olduğumuzu öğrenince
ama siz opera dinlemezsiniz siz İbrahim Tatlıses, Neşe Karaböcek
dinlersiniz diyor bize. Şaşırıyoruz tabii. Türk olduğunu düşünüyoruz
ama benzemiyor va dili gayet iyi. Bir anlam veremiyoruz ama söylediklerini
dinlemediğimizi söylemeden de edemiyoruz... |
|
|
Akşam tekrar Venedik
trenine binip daha bir alışık olduğumuz İtalya'ya geri dönüyoruz.
Birkaç saat sonra Milano'ya gidecek tren için istasyonda hazırlıklarımızı
yaparken oturduğumuz banka Türk bir çift geliyor. Başta bizim de
Türk olduğumuzu farketmeden biraz sıkıntılı,biraz şaşkın
şekilde çantalarını toparlıyorlar. Sonra bizi fark ediyorlar ve
ilginç bir sohbet başlıyor. Karı-koca tatillerini farklı bir şekilde
geçirme kararı alıp Çeşme'den feribotla yola çıkıyorlar. 3.günde
Venedik'teler. Dil bilmiyorlar ve patküt birşekil anlaşıp gece için
kalacak bir yer ayarlıyorlar kendilerine. Ve ertesi gün, yani bugün
Zürih'e geçmeyi planlıyorlar. Gişede dertlerini tam anlatamadıkları
için görevli onlara en yakın zamandaki 1.sınıf trenden tek gidiş
bilet veriyor. Ödedikleri fiyat bizim interrail biletimizin yaklaşık
olarak üçte biri!!!Bunu öğrenince biletle ilgili sorular sormaya
başlıyorlar. İşte trajik an;adam T.C.D.D.'de çalışıyor ve
biletten haberi bile yok!!! Neyse, Venedik'te, Büyük Kanal'ın kıyısına
oturup pizzalarımızı yiyoruz şimdilik son kez diyerek. |
|