Interrail nedir?

Trenler

İpuçları

Vize

Maliyet

Gitmeden Önce

Ve...Bizim Interrailimiz

yunanistan

italya ve viyana 

fransa

hollanda belçika almanya 

dönüş

Avrupa Tren Yolları Haritası

Ana Sayfa

 mailleriniz için dyatar25@yahoo.com

atlas@asia.com

 

Bu site  Özlem Özhan ve Deniz Yatar  

tarafından tasarlanmıştır.

TÜM HAKLARI SAKLIDIR.

 

En iyi 1024x768 pikselde izlenebilir.

 

 

 

 

 

Yunanistan

İtalya ve Viyana

Fransa

Belçika,Hollanda,Almanya

Dönüş

              Bir süre kararsız kaldıktan sonra Dijon deyip bizim için anlamı çok olan bir yere gelmenin sevincini yaşıyoruz. Zira buraya ilk kez beraber geliyoruz. Dijon her sene şarap festivali bünyesinde yapılan halk oyunları yarışması ile ünlü bir yer. Bizim oynadığımız ekipte buraya daha önce birçok kez gelip birincilikler almıştı. Özellikle Özlem buraya üç kez geldiği için memleketine gelmişe döndü. Ve bir sürpriz. Turizm bürosunda bu seneki yarışma ile ilgili bir broşür görüyoruz. İşin keyifli yanı broşürde Özlem'in Türkiye'yi temsilen konulmuş Artvin kostümlü bir fotoğrafı var. Bu gerçektende bizi fazlasıyla heyecanlandırıyor ve yerimizde duramıyoruz. Hemen sırtımızdaki çantalara rağmen koşarak geziyoruz Dijon'u.

 

               Özlem'lerin gösteri yaptıkları havuzlu bir meydanda İllimani diye Şili'li bir grup canlı müzik yaparak cd'lerini tanıtıyorlar. Gerçektende ayakta dinleyip müthiş keyifleniyoruz. Dijon olanca apar topar geçirdiğimiz saatlere rağmen çok güzel tadlar bırakarak geride kaldı. Şimdi amacımız batı Fransa'ya Bordeoux'ya gitmek. Bunun için önce Lyon'a 21.41 de varıyoruz. Koştur koştur önce yanlış peron sonra doğru peron, tren orada. Ama acaba binebiliyormuyuz. Bulduğumuz ilk görevliye durumu anlatıyoruz, adam ingilizce bilmediği için kös kös bakıyor, allahtan bilen birine götürüyor bizi ve oda binebileceğimizi söyleyince biniyoruz. ooooh! tren hemen kalkıyor. Ve bu sabah Bordeoux'dadayız.  Hayal kırıklığı oldu desek yeridir. Ne okyanusu gördük ne de şarap mahsenlerini. Azınlık nüfusu bir hayli fazla. Günü anlamlı kılan tek şey mükemmel bir park. Her taraf çimenlik,ağaçlar, birsürü rengarenk çiçek birde yapma göl. Koca bir kuğu elimizden uzun boynunu uzatarak cips yiyor. Parkın bir bölümü botanik bahçesi. Şehrin yürüyerek ulaşılabilecek heryerine gitmeye çalışıyoruz. Tarihi mekanlar herzamanki gibi gayet etkileyici. Yine bir günü daha haritada belirlediğimiz yerlere gitmiş  olmanın verdiği huzurla garda noktalıyoruz. 

Akşam 00.55 de Quimper trenine bineceğiz. Garda kahve makinelerinde bozukluklarımızı bırakıp ılık nescafelerimizi yudumluyoruz. Gece yolculuğumuz kompartmanda epey rahat bir şekilde geçiyor. Quimper çok gidilen bir yer değil anladığımız kadarıyla. Sabah indiğimizde hava kapalı yağmur nem ama çok güzel her taraf yemyeşil,karadenizi andırıyor. Şehir merkezi boyunca tertemiz bir nehir akıyor. Çok sık bir çok köprü var üzerinde ve inanlımaz çiçeklendirilmiş. Evet adeta koca bir botanik bahçesi. Hostele bu güzel manzaralar eşliğinde yürüyerek ulaşıyoruz.Tam bir ormanın kıyısına kurulu küçük ve şirin bir binası var hostelin. 
İçerideki Alman görevli bu hostelde kalacak ilk türk olduğumuzu söylüyor bize. Hemen altlı üstlü ranzamıza yerleşiyoruz ve çıkıyoruz keşfe.  Quimper küçük ama evleri,çiçekleri,havası,yeşili sokakları ile çok hoş bir mekan.Hemen şehrin içindeki ormanlı tepede harika yürüyüş patikaları var ve kenti yukarıdan görmek için mükemmel.  Nem ve toprak kokuları arsında çıkabildiğimiz kadar çıkıyoruz. Yorulup ağaçlar arasındaki bankta dinleniyoruz. Hostelde ayaklarında tahta Hollanda ayakkabıları, yarısı beyazlamış uzun saçlarıyla sürekli anlamadığımızı anlatmaya çalışsakta bize kalın ve güzel sesiyle Fransızca birşeyler söyleyen yaşlı bir gezginle tanışıyoruz.Aslında o bize belki tüm hikayesini anlattığını sanıyor ama biz sadece onun ilginç saçlarını ve ses tonunu hatırlıyoruz. Birde üzerine birsürü çıkartma yapıştırdığı ve hiç yanından ayırmadığı J.Bond çantasını. Buradaki bir diğer ilginç şey ise gece havanın saat on gibi kararıyor olmasıydı. Ertesi gün hava tamamen açmıştı. Çok güzel bir sabaha uyandık ve hemen yola koyulduk hostelde tanıştığımız bisikletiyle gezen Alman gezginci ve diğerleriyle vedalaştıktan sonra. 

Biz 12.55 treniyle Brest'e gitmeyi düşünürken apar topar o trenin yerine konan bir otobüse bindirildik. Tabii hiç para ödemeden. Yani bu bilet nerdeyse her işe yarayacak. İyi oldu birde otobüs yolculuğu yapmış olduk Avrupa ortamında. Keyifli keyifli vardık Brest'e. Ve ilk kez burada gördük okyanusu. Ancak pek istediğimizi bulamadık burada. Çünkü biz denize gireriz diye düşünmüşken buranın bir liman kenti olduğunu anladık. Ayrıca burada kilitli dolap olmadığı için çantalarımızla başbaşa kaldık yine. Böylece artık Paris'e doğru giden yoldaki son istasyona Rennes'e varıyoruz. Aslında amaç buraya gelmek değildi ama direk Paris'e tren bulamıyoruz. Ama daha korkuncu Rennes'de de direk bir tren yok. Tabii tuhaf görünümlü hızlı trenleri yani TGV leri saymazsak. Buradan Paris'e başka türlü gidemeyeceğimizi anlayıp sabahın köründe kalkacak olan TGV'ye kös kös ekstra ödeyerek bilet alıyoruz. 
1 <<< sonraki sayfa >>> 3

4

Yunanistan

İtalya ve Viyana

Fransa

Belçika,Hollanda,Almanya

Dönüş

 

  interrail nedir?     trenler     ipuçları     vize     maliyet     gitmeden önce     ve bizim interrailimiz     ana sayfa

Mesajlarınız için e-mail formumuzu doldurabilirsiniz
E-mail Formu