Interrail nedir?

Trenler

İpuçları

Vize

Maliyet

Gitmeden Önce

Ve...Bizim Interrailimiz

yunanistan

italya ve viyana 

fransa

hollanda belçika almanya 

dönüş

Avrupa Tren Yolları Haritası

Ana Sayfa

 mailleriniz için dyatar25@yahoo.com

atlas@asia.com

 

Bu site  Özlem Özhan ve Deniz Yatar  

tarafından tasarlanmıştır.

TÜM HAKLARI SAKLIDIR.

 

En iyi 1024x768 pikselde izlenebilir.

 

 

 

 

 

Yunanistan

İtalya ve Viyana

Fransa

Belçika,Hollanda,Almanya

Dönüş

           Buradan şehrin en kuzeyine ,tepe üzerinde kurulmuş seyirlik güzel bir yer olan Pincio'ya doğru yürüyoruz.Büyük bir meydandan merdivenlerle yukarı çıkıyoruz. Mükemmel bir manzara. Tüm bazilikalar ,anıtlar ,heykeller görünüyor.Özellikle de yarına ayrdığımız Vatikan ,o muhteşem bazilikası ve Michelangelo'nun yaptığı devasa kubbe. Pincio Tepesi aynı zamanda büyük bir park. Manzara eşliğinde yemyeşil parkı güneye doğru katederek belki de Roma'nın en ünlü meydanına Piazza di Spagna yani İspanyol Merdivenlerine varıyoruz. Burası eskiden bizim çeşme başı buluşmalarının benzerlerinin yapıldığı bir yermiş. Şimdilerde şekil değiştirse de yine bir çok insanın ,özellikle de turist kafilelerinin uğrak yeri. Artık yürüyecek halimiz kalmadı. Son gayretlerle birkaç meydandan daha geçerek önce istasyona ordan da hostele gittik. Güzel bir duş ardından da güzel bir yemek. 

          Ve Mecit'le konuşmaya daldık yine. Bir süre sonra bize Roma'nın akşamlarından bahsedince dayanamayıp düştük yine yollara. Bu sefer metroyu kullandık. Eski bir metro sistemleri var; basık, havasız, sıcak. Adamlar yıllardır kullandıkları için...Ve yine İspanyol Merdivenlerindeyiz.Dehşet kalabalık. Bugünlerde uluslararası bir etkinlik var herhalde farklı ülkelerden bir sürü izci grubu toplanmış. Her yerden ayrı bir marş sesi geliyor,kimileri oturmuş gitar çalıyor,tam bir curcuna yani. Biz de karışıyoruz bu kalabalığın içine. Bir süre etrafı izleyip kalkıyoruz ve o dar sokaklardan birkaçında yürüyoruz karanlıkta. Son metroyu kaçırmamalıyız,hiç yürüyecek halimiz yok doğrusu. Zaten yarın için de dinlenmiş olmalıyız.

          Sabah bir heyecanla kalktık. Veeee... Vatikan! Hazırlanıp kahvaltılıklarımızı  yanımıza aldık ve metroya atladık. Çünkü günün devamını düşünürsek şimdiden yorulmamalıyız. Metrodan indikten sonra yön tayinine pek gerek kalmıyor zira insan kalabalığına kapılıp Vatikan'da buluyorsun kendini. Kapıdan girmeden önce yolun kenarındaki küçük yeşillik alanda kahvaltımızı yaptık, karşımızda Vatikan. Ve giriş; inanılmaz !Böyle bir meydanda olmak çok heyecan verici. Yarımay şeklinde bir meydan, etraf sütunlarla çevrili, her sütunun üstünde bir heykel var, tam ortada bir obelisk ve onun tam karşısında da  S. Pietro şımarık bir çocuk gibi duruyor. Dört bir yandan tarih kuşatmış etrafımızı, zaman bir hayli eski...   

          Artık bu benzersiz bazilikanın içine girmeliyiz, kapıya yöneliyoruz. Girişte takım elbiseli, güneş gözlükleriyle ve hiç taviz vermeyen  yüz ifadesiyle  karizmatik birkaç güvenlik görevlisi var. İçeri girmek isteyenlerin ufak bir de kıyafet kontrolünden geçmesi gerekiyor. İnce askılı bluzlar, kısa şortlara geçiş izni yok. Hiç yoktan bir dolu para verip çuval bozması pantolonlardan satın almak zorunda kalıyoruz. Pek de fena olmadı aslında. Sonuçta girdik içeri. Hemen sağımızdaki kalabalığa yürüyoruz ve Michalengelo'nun henüz  24 yaşındayken yaptığı Pieta adlı heykeli gördük camdan bir bölmede. Bu heykel diğer Barok tarzı yapıtlardaki heykellerden oldukça farklı. Bir kere insan boyutunda. Bu yüzden canlılık var. Sanki Meryem gerçekten ağlıyor ve acı çekiyor. Çevremiz pek çok çekik gözlü insanla dolu ve hepsinin elinde son model fotoğraf makineleri var. Aslında bunu otomatik makinemiz bozulduğunda farkediyoruz. Tam heykelin önünde en ön sıraya gelip fotoğraf makinemizin düğmesine basıyoruz ve çıt yok. Elimizdeki diğer makineye kaldık böylece. Bir süre bu olayın etkisiyle dolaştıktan sonra kendimize geliyoruz ve tekrar o tılsıma kaptırıyoruz kendimizi. Bu ünlü kubbe Michalengelo'nun tek tek işlediği resimleriyle anlatılması güç bir estetikte. Ne yazık bitişini görememiş. Sanki bir anda köşeden, bir yerlerden, o karanlık kapılardan, hayal gücümüzü zorlayan heykellerin arasından tüm bu görkemin ait olduğu zamandan biri çıkıverecek. Böyle işte. Çıktığımızda öğlen olmuştu. Hemen yanındaki Castel S.Angelo ve önünde, üzerinde kocaman heykeller bulunan köprüye gittik. Elimizde Roma'nın küçük bir haritası gidilebilecek ne kadar meydan, tarihi yapı varsa akşama kadar gezdik durmak yorulmak bilmeden. Çünkü hiçbirşey kaçırmak istemiyoruz burada. Öyle anlar olduki biran nerede olduğumuzu bile unutuyor gidebileceğimiz yeni bir yerin peşine takılıp kayboluyorduk sokaklarda. Elbet dinlenecek bir güzel meydan bulunuyordu nasılsa. Hostele vardığımızda gördüğümüz onca şeyin muhasebesini bile yapacak halimiz yoktu ve bu yoğun günün ardından yapılabilecek en iyi şey belkide sadece yatıp uyumak olacaktı. Ayrıca yarın erkenden kalkıp Roma'da gün yeni ışıdığında trenimize atlayıp yola çıkmalıydık. Bir sonraki durak Floransa...

1 2

<<< sonraki sayfa >>> 

4 5 6 7

Yunanistan

İtalya ve Viyana

Fransa

Belçika,Hollanda,Almanya

Dönüş

 

  interrail nedir?     trenler     ipuçları     vize     maliyet     gitmeden önce     ve bizim interrailimiz     ana sayfa

Mesajlarınız için e-mail formumuzu doldurabilirsiniz
E-mail Formu